12 Haziran 2012 Salı

Anlamsız Hayatlar

Tanıdığınız herkes, siz, ben ve bildiğimiz her şey bir gün bu evrenden silinip gidecek. Çok anlamlı olduğunu düşündüğümüz hayatlarımızın aslında zerre kadar bir değeri yok. Gözlemlenebilen evrende yüz milyarlarca galaksi, her bir galaksinin içinde yüz milyarlarca güneş ve onlardan kat kat fazla gezegenler olduğunu düşünürsek, Samanyolu Galaksisinin bir kıyısında bulunan güneş sisteminin içindeki sıradan bir gezegen olan Dünya'da yaşayan bizlerin, bu boyutlardaki bir evren ile karşılaştırıldığında hiçbir önemi yoktur! Bu boyutlardaki bir evren ile karşılaştırıldığında, insanın bırakın diğer hayvanlardan üstünlüğünü, bir sinek veya mikroptan hiçbir farkı yoktur.

Kesin olan birşey varsa o da evrenin büyüklüğü karşısında çok anlamsız olduğumuzdur. Bir karıncadan bile farkımızın olmadığını anlamak için dünyaya uzaydan bakmanız yeterli, hatta uçaktan bile baksanız ordan hiçbirimiz görünmüyoruz. O kadar anlamsız ve küçüğüz aslında, hiçbir anlamımız yok. Algıladığımız dünya da aslında beynimizde cereyan eden elektrik akımından başka birşey değildir. Vücudumuzdaki atomların her biri yüksek ihtimalle farklı yıldızlardan geliyor. Evrenin her yerinden izler taşıyoruz, öldüğümüzde de ödünç aldığımız bu atomları evrene geri vereceğiz.

Sıkıcı Hayat

Hayat çok sıkıcı.
 
Hep düşünmüşümdür, insanlar bu kadar içli dışlı mı olmalı diye, aslında olmamalı. İnsan şehir hayatında yaşamaya adapte olmuş bir canlı değildir, tüm diğer hayvanlar gibi doğada yaşamaya evrimleşmiştir. Şehir hayatında yaşamaya zorlanınca da stres, depresyon ve bunun gibi bir sürü nörolojik ve psikolojik hastalıklar türemiştir.

İnsan düşünmeden edemiyor bu kadar bilim, teknoloji gerçekten gerekli mi diye. Yaşayacağımız topu topu sadece 60-70 sene filan zaten, bunun da yarısını eğitim ve benzeri gereksiz zırvalıklara harcıyoruz! Eğitimin babasını aldık ama hayatımızın içine edince pek saygı duyamıyor insan...

Hayatta hep eksik birşeyler kalıyor. Kariyer yaparsın iş bulunmaz, iş bulursun özel hayat boktan olur, para gelir başka şeyler götürür! Ne bekleyebilir ki insan? Hayat çok boktan gercekten.

Hayatımızı ne kadar doğru düzgün yaşamaya çalışırsak o kadar batıyor. En iyisi hiçbir şeyi kurcalamamak ama o da zor! Aslında en iyisi toplumu sallamadan istediğimiz gibi yaşamak ama herkes yapamıyor onu da. İnsanları ilk görüşte tanımak/anlamak kolay değil, tanıdıktan sonra da iş işten geçmiş oluyor.

Hayatta hiçbir şeye şaşırmayacaksın, imkansız/olamaz dediğin şeyler dahi olasıdır. Herşeyin mümkün olduğunu unutmadığın zaman hayat daha kolay geçer. Çünkü insan dediğin canlı herşeyi yapabilir, kimin yaptığı hiç önemli değil, insan oldu mu her zaman tetikte olacaksın, hep aklının bir ucunda "acaba" düşüncesi eksik olmayacak. Ama işte insan kapılıyor bazen. İnsanlara olmasa da olayların akışına bir şekilde. Sonraki hersey domino taşı  gibi zaten. Genelde öyle olur zaten, ama en başında ilk taşın yıkılmasına izin vermezsen diğerleri de yıkılmaz. Ben mesela hiç tahmin etmediğim birşey başıma gelirse, yok artık deyip geçer giderim, çünkü probleme takılıp kalınca problem gittikçe büyür, ama sorunu kale almayıp yoluna devam edersen yok olur gider...

4 Aralık 2009 Cuma

İhtimaller denizi...

Hayat seçimlerden ibarettir.
Şimdi bir düşünün, dünyada sonsuz ihtimallerden sadece birini seçerek yaşıyoruz.

Sizin şu anda bu yazıyı okuyor olmanız bile bir seçimdir. Şu anda, tam şimdi başka bir şey yapıyor olabilirdiniz. Facebook sayfanızı kontrol edebilir, kalkıp bir çay alabilir, dışarıya çıkıp hava alabilirdiniz. Ama siz bunlardan hiçbirini
seçmeyip yazıyı okumaya devam ediyorsunuz. Tabi seçmediğiniz bütün ihtimalleri elemiş oluyorsunuz ve gerçekleşme ihtimalini sıfıra indirgemiş oluyorsunuz. Aynı anda birden fazla yerde olamayacağınız için sonsuz olasılıktan sadece bir tanesini gerçekleştirebilme şansınız var.

Ayrıca ihtimal dahilinde olup seçmeyi mantıklı bulmadığınız durumlar da vardır. Mesela şu anda gidip denize atlayıp yüzebilir, uçağa atlayıp Paris'e gidebilir, telefonu elinize alıp patronunuzu arayarak küfürler saydırabilirsiniz. Ama bu seçimler size mantıksız geldiği için gerçekleştirmiyorsunuz!

Şu anda bulunduğunuz konum sizin iyi veya kötü bir şekilde yapmış olduğunuz seçimlerin bir sonucudur. Sonuçta mantıklı olsun mantıksız olsun, aklınızda olsun veya olmasın, seçimler orada vardır ve sizin gerçekleştirip gerçekleştirmemenize bağlıdır.

Seçim sizin...

28 Eylül 2009 Pazartesi

28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü...

Barışın egemen olduğu bir toplum idealine ulaşmanın önündeki en önemli engellerden biri bireylerin yaygın olarak silahlanmasıdır. Bu nedenle bireysel silahsızlanmayı talep etmek önemlidir.

Haklı olsun haksız olsun gün geçmiyor ki bir silahla yaralama-öldürme haberi duyulmasın. Haklı derken yanlış anlaşılmasın, bir insanı öldürmenin hiçbir haklı tarafı olamaz (kastettiğim kendini korumak için yanlışlıkla silaha sarılanlardır). Düğünlerde, eğlencelerde ve maçlarda silahlara kurban giden yüzlerce insan olmuştur.

Elimde olsa dünyanın her yerinde silah kullanımını tümden yasaklardım. Güvenlik güçlerine dahi sadece belli voltajda elektrik üreten joplar verirdim ki hiçbir şekilde insan ölümüne yol açmasın.

Bugün dünyada en çok kaynak aktarılan sektörlerden birisi savunma sanayidir. Buralara aktarılan kaynaklar küresel ısınma ve açlık için kullanılsa insanlık şu anda çok daha iyi durumda olurdu.

İnsanlık, tarihi boyunca ne çektiyse savaşlardan çekmiştir. Silah ve beraberinde getirdiği savaş insanoğlunun gelişmesinin önündeki en büyük engeldir. Savaşların hiçbir zaman galibi olmaz, savaşa giren her taraf kaybedendir ve ülkeleri onlarca yıl geriye götürür.

Bugün dünyada her yıl 300 bin kişi, Türkiye’de ise yılda 3000 kişi ateşli silahlar nedeniyle yaşamını yitiriyor. Türkiye’de hayatını kaybeden yurttaşlarımızın yaklaşık 700’ü bu silahlarla kazalar nedeniyle ölüyorlar. Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özcebe’nin derlediği veriler gösteriyor ki: dünyada her yıl 200 bin kişi ateşli silahlarla öldürülürken, yaklaşık 50 bin kişi ateşli silahlarla intihar etmekte, 60 ila 90 bin kişi ise silahlı çatışmada ve savaşlarda yaşamını yitirmekte.

Dünya genelinde dolaşımda olan 875 milyon silahın yüzde 74’ünün sivillerin elinde, yüzde 22.9’unun da hükümet ve silahlı kuvvetlerde bulunduğu ifade ediliyor.