12 Haziran 2012 Salı

Sıkıcı Hayat

Hayat çok sıkıcı.
 
Hep düşünmüşümdür, insanlar bu kadar içli dışlı mı olmalı diye, aslında olmamalı. İnsan şehir hayatında yaşamaya adapte olmuş bir canlı değildir, tüm diğer hayvanlar gibi doğada yaşamaya evrimleşmiştir. Şehir hayatında yaşamaya zorlanınca da stres, depresyon ve bunun gibi bir sürü nörolojik ve psikolojik hastalıklar türemiştir.

İnsan düşünmeden edemiyor bu kadar bilim, teknoloji gerçekten gerekli mi diye. Yaşayacağımız topu topu sadece 60-70 sene filan zaten, bunun da yarısını eğitim ve benzeri gereksiz zırvalıklara harcıyoruz! Eğitimin babasını aldık ama hayatımızın içine edince pek saygı duyamıyor insan...

Hayatta hep eksik birşeyler kalıyor. Kariyer yaparsın iş bulunmaz, iş bulursun özel hayat boktan olur, para gelir başka şeyler götürür! Ne bekleyebilir ki insan? Hayat çok boktan gercekten.

Hayatımızı ne kadar doğru düzgün yaşamaya çalışırsak o kadar batıyor. En iyisi hiçbir şeyi kurcalamamak ama o da zor! Aslında en iyisi toplumu sallamadan istediğimiz gibi yaşamak ama herkes yapamıyor onu da. İnsanları ilk görüşte tanımak/anlamak kolay değil, tanıdıktan sonra da iş işten geçmiş oluyor.

Hayatta hiçbir şeye şaşırmayacaksın, imkansız/olamaz dediğin şeyler dahi olasıdır. Herşeyin mümkün olduğunu unutmadığın zaman hayat daha kolay geçer. Çünkü insan dediğin canlı herşeyi yapabilir, kimin yaptığı hiç önemli değil, insan oldu mu her zaman tetikte olacaksın, hep aklının bir ucunda "acaba" düşüncesi eksik olmayacak. Ama işte insan kapılıyor bazen. İnsanlara olmasa da olayların akışına bir şekilde. Sonraki hersey domino taşı  gibi zaten. Genelde öyle olur zaten, ama en başında ilk taşın yıkılmasına izin vermezsen diğerleri de yıkılmaz. Ben mesela hiç tahmin etmediğim birşey başıma gelirse, yok artık deyip geçer giderim, çünkü probleme takılıp kalınca problem gittikçe büyür, ama sorunu kale almayıp yoluna devam edersen yok olur gider...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder